Kamu personelinin mesai durumu
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 99.maddesi şu şekildedir: “Memurların haftalık çalışma süresi genel olarak 40 saattir. Bu süre Cumartesi ve Pazar günleri tatil olmak üzere düzenlenir. Ancak özel kanunlarla yahut bu kanuna veya özel kanunlara dayanılarak çıkarılacak tüzük ve yönetmeliklerle, kurumların ve hizmetlerin özellikleri dikkate alınmak suretiyle farklı çalışma süreleri tespit olunabilir.”
Aynı Kanunun 100. Maddesinde ise “Günlük çalışmanın başlama ve bitme saatleri ile öğle dinlenme süresi, bölgelerin ve hizmetin özelliklerine göre merkezde Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca, illerde valiler tarafından tespit olunur.”
Bu maddelere dayanılarak da Bakanlar Kurulu kararıyla, merkezi kurumların mesaisinin 09.00 ile 18.00 arası olması, diğer kurumların ise 08.00 ile 17.00 arası olması düzenlenmiştir.
Bu çalışma saatleri konusunda memur, sözleşmeli personel, KİT personeli, işçi ayrımı kural olarak yoktur. Hangi statüde çalışılırsa çalışılsın bu saatler aynıdır.
Personel mevzuatında eğitim izni var mı?
Devlet Memurları Kanunu ve diğer personel mevzuatında yıllık izin, sağlık izni, analık-babalık izni, süt izni gibi izinler olmasına rağmen eğitim ve okul konusunda herhangi bir izin düzenlemesi bulunmamaktadır.
Mesaide devamlılık şart
Personel mevzuatında eğitim izni olmadığı için mesai saatleri içinde personelin görevi başında olması gerekmektedir. Ve yasal dayanak olmadığı için bu amaçla böyle bir izin de verilemez. Ancak yıllık izinler bunun için kullanılsa da bu da tüm yıl süren üniversite eğitiminin ancak birkaç haftası için yeterli olabilecektir.
Kurum esneklik sağlar mı?
Bu tamamen kurumda bağlı olduğunuz yöneticilerin inisiyatifinde olan bir durumdur. İstenirse buna göz yumularak idare edilebilir. İstenirse hiç izin de verilmeyebilir. Bu konuda burada net bir şey söylemek mümkün değil.
Anayasal bir hakkınız var mı?
Anayasanın sosyal ve ekonomik haklarda eğitim hakkı düzenlenmektedir. Buna göre Devlet eğitimi destekler ve gerekli tedbirleri alır. Ancak bu genel olarak eğitim imkanı olmayan ekonomik durumu zayıf kişiler ve ailesi tarafından eğitimine izin verilmeyen kişilerin eğitime kazandırılması şeklinde uygulama bulmaktadır.
Ayrıca, sizin mesai nedeniyle eğitiminize izin verilmemesi sadece sizin yararınızı etkilemektedir. Ancak mesaide olmamanız nedeniyle kamu hizmetinin aksaması ise kamu yararını etkileyecektir. Ve kamu yararı sizin bireysel yararınızdan üstün olduğu için bu açıdan da mesaiye öncelik verilmesi gerektiği öne çıkmaktadır.
İkinci öğretim okuyanların durumu
Üniversitelerin ikinci öğretimlerinde okuyanların ise durumu biraz daha kolay olmaktadır. Ancak bazı üniversitelerde ikinci öğretim dersleri 14.00’de kimisinde ise 17.00’den sonra başlamaktadır. Genel olarak 17.00’dan sonra başlayan öğrenimler için kamuda çalışmak pek sıkıntı olmamaktadır. Ancak yine de 17.00’daki derse yetişmek için mesaiden belli bir süre önce çıkılması gerekebilmektedir. Bu durum ise yine dediğimiz gibi çalıştığınız kurum yöneticisinin takdirine bağlı olarak değişmektedir. Kimisi bu konularda destek olurken kimisi tam köstek olabilmektedir.
Sonuç olarak
“Üniversite okuyorum/okuyacağım. KPSS lise/önlisanstan X puan aldım. Bir yere veya okuduğum yere atanırsam hem okuyum hem çalışabilir miyim?” gibi soruların cevabı şudur
1- Bu konuda herhangi özel bir izin yoktur.
2- Kurumunuz sizi idare edebilir de etmeyebilir de.
3- Aslolan mesaiye devam etmenizdir.
4- Okulunuz aksaması kurumun değil sizin bir sorununuzdur.
Memuriyete başlayan bazı kişiler eğitime devam etmek için memuriyetten ayrılmaktadır. O mesleğe girmek için çırpınan ve zor durumda olan insanlar da düşünüldüğünde Üniversite okuyan KPSS adaylarının bu bağlamda iyi düşünerek net bir karar verdikten sonra tercih yapmaları mantıklı olacaktır.
Kutay Seymen ARIKAN
Kutay@memurlar.net