Bir şenlikte gösterdiğimiz “Balyoz” adlı kısa Yugoslav filmini hatırlıyor musunuz? Hani bir ‘civciv fabrikası’nı anlatan? “Çağdaş” (!) yöntemlerle her gün binlerce civciv üreten bir işletmeyi gösterir bize film. Üzerinden binlerce civcivin geçtiği geniş bir bant’ın iki yanında “kapo”ları andıran seçici kadınlar durur ve “sağlam” civcivleri ayırırlar. “Bozuk”,sakat ve ölü civcivler bantta bırakılır ve az ileride yumurta kabuklarıyla karışık olarak bir büyük varile dökülürler. Bantın üzerinde sapsarı, birer küçük ışık yumağı gibi yavrular,yaşamak için titreyerek seçilmeyi beklerler. Birden bir kara civciv görünür aralarında. Sapasağlamdır ama “kurala uygun değil”. Acımasız bir el iterek bant üzerinde bırakır onu. Yürüyen bant, civcivi uçuruma götürmektedir. Geriye doğru hızla koşar civciv.Kurtulmak için. Eller yeniden iter onu. “Sen kuralları bozuyorsun. Git…” Bu umutsuz çaba, küçük civciv yumurta kabukları ile birlikte varile düşünceye kadar sürer.Sonra üstüne, düzenli aralıklarla işleyen bir balyoz iner. Varilde çok yer kaplamasın diye. Filmin sonu umutsuz değil. Avluda, arabalara yüklenmek için bekletilen varillerden birinde kimsenin farketmediği bir kıpırtı. Kara civciv, yumurta kabuklarının arasından başını çıkarır. Atlar varlilden ve güneşe uzanan aydınlık bir yolda koşmaya başlar.Düş mü gerçek mi, kimbilir ? Filmin yönetmeni A. İliç’le tanışmak, dost olmak fırsatını buldum. Sakin, ağırbaşlı, orta yaşlı bir sanatçıydı. İlk sorum şu oldu: “Kara civcivin, bant üzerinde itilerek bırakılınca, geriye doğru koşup kurtulmaya calışmasını nasıl sağ1adınız?” Gülerek yüzüme baktı “Civcivler de sıcaklığa ve sevgiye doğru koşarlar” dedi.”Kara civciv bantın üstüne gelince, filmde göstermediğimiz kısa bir sürede, seçici kadınlardan biri onu sıcak avucunda bir an tutarak okşadı. Sonra onu bıraktığında,hatta eliyle ittiğinde, gene de koşup durdu bu dost sandığı sıcaklığa civciv.Civcivi aldatmak zorunda kaldığımız için üzüntü duyuyorum. Ama ne yapalım seyirciye istediğimiz mesaji vermek için hile yapmak zorundaydik. Ayrıca küçükler ne kadar kolay aldanıyorlar…”
BALYOZ” VE “ÖZGÜRLÜK”
15 Ocak ’83
Bu yazı Onat Kutların bir yazısı olup,
Onat Kutlar’ı saygıyla anıyoruz.
Editör Yorumu: Bu yaşanmış hikayede başka bir konuya dikkat çekmek istenilmişse de nedense engelliler açısından da beni derinden etkilemiş bulunmaktadır.Biz toplumun siyah civcivlerimiyiz? diye aklıma bir soru takılmakta ve bizlere bu civciv örneğinde olduğu gibi balyozla ezilecek bir civciv gibi davranılmaktamıdır.Bu ülkenin bu toplumun bir ferdi olarak sen engellisin işe yaramazsın, sen hiç bir şeye karışma, oy kullanma,iş yapma otur oturduğun yerde,biz sana üç beş kuruş veririz, gül gibi geçinirsin anlamında bir yaklaşım zaman zaman sergilenmektedir. Engelliler olarak her zaman topluma yararlı bir birey olmaya çalışıyor, toplumdan soyutlanmak istemiyoruz.Fakat devletin bizlere tanıdığı çoğu haklar son derece kısıtlı ve acıma hissiyle çıkarılmış yarım yamalak kanunlardan ibarettir.
Bu düşüncelere kapılmama bir çok örnek verebiliriz.En basitinden sağlık raporlarında ki tutarsız uygulamalar gösterebiliriz.Bir ayağı olmayan bir vatandaşa sen engelli değilsin diyen bir sağlık raporu yönetmeliği var. Bu yönetmelik o kadar çok sıkıntı yaratıyor ki bunu acısını çekmeyen bilemez.Ne engelli sayıyorlar, nede sağlam olarak işe alıyorlar.
Bir başka örnek ise seçim zamanı oy kullanmaya gidiyorsunuz.Oy kullanacak yer 3.katta ve siz tekerlekli sandalyedesiniz.Asansörde yok, ya da çalışmıyor.Bu durumda bizim oy kullanmamız isteniyor.Oy kullanacağınız binanın önüne geldiğinizde bir kaç içinde acıma hissiyle hareket eden yardım sever sizi karga tulumba alıp oy kullanacağınız sandığa götürüyor. Halbukiyse engelli olduğumuz başından belli buna göre bir binada oy kullanmak için çok kolay bir tedbir alınabilir.
Bu örnekleri çoğaltabiliriz ancak şimdilik bu kadarını yeterli buluyorum.Bir kez daha söylemekte yarar var tüm engellilerin isteği bizlere toplumun bir ferdi gibi davranılması, engelimizden dolayı ikinci sınıf vatandaş gibi görülmemesidir.Kısacası toplumun siyah civcivi olarak anılmak ve görünmek istemiyoruz.Sevgiyle ve sağlıcakla kalın…
toplum da devlet de bize işine geldiği gibi davranıyor…bazen ne kadar hayata bağlı olduğumuzdan,birçok şeyi diğerlerinden daha iyi yaptığımızdan bahsediliyor…bazen de sen okuma,evlenme,çalışma deniyor…yani bazen siyah bazen de sarı oluyoruz…
Sevgili No Engel, inan bana bizim toplumumuzda engellilere ayrıca bi ayrımcılık yapılmıyo bu bizim tüm halkımıza yapılan ayrımcılıktan bir bölümü size özel değil emin olun :)Engelli insanlarından bizlerden asla bi farkı yok insnalık adına…ama konu ayrımcılığa gelince emin ol herkese karşı bi şekilde ayrımcılık var bu ülke de ve dünyada..ne demek istediğimi anladığını biliyorum…Bazen bizlerde 3. katlara çıkarak derdimizi anlatabildiğimiz halde bazı''menfaat '' engelleriyle karşılaşıyoruz en basitinden :)Engelli engelsiz değil hepimiz aynıyız kardeşiz de karşımızda ayrımcılığı seven bi kitle var sadece…onları da Allah ıslah etsin ne diyelim…Onların, binalara engelli dostların işlerini kolaylaştıracak değişiklikler yapmacak kadar akılları olsaydı zaten bu ülke de ayrımcılık diye bişey olmazdı…
Sevgiler…Kalemine yüreğine sağlık…
Bir kaç gün önce , özel bir bankanın engelli arkadaşlarımız için banka matiklerini revize ettiklerini , tekerlekli sandalye ile gelen arkadaşımın rahatça işini görebilmesine imkan tanıyacak şekilde düzenlemeler yapıldığı haberini izledim…
Dün , sanırım İstanbul belediyesiydi , engelli kardeşlerimin iş sahibi olması için simit arabalarını kura yöntemi ile tahsis ettikleri haberini gördüm..
Bunlar sevindirici haberlerden sadece bir kaçı..
Yeterli mi ?
Hayır…
Ben engelli kardeşimin aldığı yeterli eğitimden sonra X firmanın başında müdür olarak görmek isterim…
Ben engelli arkadaşımın sadece banka da değil , arabada , yolda , okul da , alışveriş merkezlerin de , sinema da , tiyatro …aklına gelebilecek her yerde..
Rahat edebilmesi , benim aldığım hizmeti alabilmesi için , yıllar geçmesini beklemeden bir şeyler yapılmasını isterim…
Engelli kardeşime acımak değil..ona yapmaya gücünün yetmediği yerde destek olmak isterim..
Engelsiz Dünyam Blogu ve Sahibi.. benim için çok özel..
Gönül gözümün açılmasın da önemli bir yere sahip..
Umarım her şey.. senin… ve senin gibi değerli engelli kardeşlerim istediği şekilde olur..
Sevgiler…
Bazen bizde ki çözüm değil de çözümsüzlük yaratma engeli ortadan kalksa aramızda engel mengel kalmayacak .Sanırım biraz daha zamana ihtiyaç var.Bu durumda dünyaya sizin pencerenizden bakan karşısındakine duyarlı , biraz yaşama ve insana dair farkındalığı olan herkes siyah civciv… O halde; "Yaşasın siyah civcivler"!
Bu yazdıkların dışında;bakanlığın
engelli vatandaşların kamu ve özel
sektöre alınması konusunda açık ve net açıklamaları var.Daha öncede bu
kanunlar vardı.Bilhassa özel sektör
uygulamaları yerin getirmedi.Yanlış
hatırlamıyorsam,20'nin üstünde SSK
çalışanı olan firmalar en az 3 engelli vatandaşa iş vermek durumunda ve zorundaydı.Bilgin varsa aydınlatmanı rica ederim.
Sevgi ve dostlukla…
sevgili noengel,uzun bi sessizlikten sonra tekrar merhaba;hikayeyi okurken gerçekten çok duygulandım her ne olursa olsun can taşıyo ve yaşam hakkı var,ayrıca da sizin yorumlarınıza da sonuna kadar katılıyorum malesef ülkeizde tutarsızlıklar had safhada,ama şuna emin ol ki asla engelli veya değil herkes benim azarımda aynı değere sahip,bunu zaten sen biliyosun sadece takrar yazmak istedim,selamlar arkadaşım…
siyah civcivmi sarı civcivmi ??
bazılarına göre siyah bazılarına göre sarı.. insanların duyarlılığına göre değişen bir durum bu ben kısaca kendimle ilgili kısacık birşey yazacağım koltuk değneksiz yürüyemediğim günlerde dışarıya çıkmam gerekmişti kalabalık bir yerde dikkatli bir şekilde yürümeye çalışırken bana bir bayan çarptı düşmek üzereyken biraz daha dikkatli olabileceğini söylediğimde bana verdiği cevap aynen şuydu bu halinle neden evinde oturmuyorsunki madem ne işin var dışarda çıkmasaydın :(
şimdi ben soruyorum siyah olan benmiyim o insanmı bence o siyahlık belki benim ayağımda ama onlar gibi beynimde olmadığı için şanslıyım
sevgiyle kal arkadaşım
Sevgili Papuç,
Durumu çok güzel ifade etmişsin.Malesef ayrımcılık hat safhada. İnsana insan olarak değer vermedikten sonra,sen şusun,busun diyerek damgaladıktan sonra bu ayrımcılığın sonu gelmeyecektir.Hepimiz elimizden geldiğince ayrımcılıkla mücadele etmeliyiz.Bunu yaparkende ilk önce kendimizi bir etüd edip nerde ne yanlış yapıyorum diyerek kendimizi düzeltmeliyiz.Böylece ufak ufak toplumun tüm kademesini etkilemiş oluruz.
Değerli yorumun için çok teşekkürler papuç.Sağlıcakla ve mutlulukla kal…
Sevgili Sihirli Sepet,
İşte bu sarı-siyah ayrımını bitirerek, ortak bir noktada devlet,toplum-bırey olarak buluştuğumuzda sorunlar düzelecektir.Değerli yorumun için teşekkürler arkadaşım.Sağlıcakla ve mutlulukla kal…
Sevgili Doğa,
Bahsetmiş olduğun haberleri gördüm.Bu tür olumlu haberler bizleri çok mutlu ediyor.Bizler için için yapılan herşey yaşama daha sıkı sarılmak ve topluma faydalı olmak için tetikleyici güç oluyor. Bu haberlerin çoğalması dileğiyle. Ayrıca sevgili doğa sende blog dünyasında tanıdığım nadide insanlardansın.Bu güzel yorumlarını gördükçe daha bir motive oluyorum.Değerli yorumun ve ziyaretin için sonsuz teşekkürler.Yüreğine sağlık.
Sevgili Aslan Bey,
Bloğumda geçen gün haberini yayınlamıştım. Kamuda boş olan38 bin engelli kadrosu doldurulacak diye. Şimdiye kadar en başta devlet boş kadrosu olduğu halde engelli yeteri kadar engelli istihdan etmiyordu.Devlet bile etmiyorsa, özel sektörden ne beklenebilir ki. Sorduğun sorulardan biri olan yüzde kaç engelli istihdamı gerekiyor sorusuna istinaden "50 ve üzerinde işçi çalıştıran kamuya ait iş yerlerinde yüzde 4, özel sektörde de yüzde 3 oranında engellinin istihdam edilmesi zorunluluğu bulunduğunu" şeklindedir. Değerli yorumun ve ziyaretin için teşekkürler.
Sevgili Kardelen,
Elimizden geldiğince topluma engelli bilincini aşılamak için çaba gösteriyoruz.Bu güzel yorumlarınızdan da bunu bir nebze başardığımı düşünüyorum. Değerli yorumun ve ziyaretin için teşekkürler.
Sevgili Ferzan Hanım,
Senin düşüncelerini çok iyi biliyorum arkadaşım.Engelli olmak bir farklılık değil,sadece fiziksel bir ayrıntı.Önemli olan yüreklerimizin engelli olmaması.Değerli yorumun ve ziyaretin teşekkürler.
Sevgili Ewa,
Arkadaşım sana verilen bu cevaba inan çok üzüldüm.Bu tür duyarsız insanları şiddetle kınıyorum.Malesef bu tür insanlar ne kadar istemesekte hep olacak.Bunlara karşı en iyi cevabı başarılarımızla,hayata sımsıkı sarılarak, mücadelemizle,azmimizle vereceğiz. Değerli yorumunun yanında, hayatından bu kesiti bizimle paylaştığın için çok teşekkür ederim.Yüreğine sağlık değerli arkadaşım.
Merhabalar canım kardeşim uzun zamandır yazamadım bilgisayarımda sorun vardı.Nasılsın yazıyı okuyunca ne kadar üzüldüğünü gördüm engelli olmak sizi diğer insanlardan asla ayrı bir konuma koymaz zaten böyle bir düşünce tarzıda olamaz.En azından her konuda olduğu gibi bunada çözüm üretmeye engelli arkadaşlarımızın kardeşlerimizinde diğer insanlar gibi her işin üstesinden gelebileceğini anlatmayı öğretmeyi başarabiliriz.Engelli olmak herşeyden uzak tutulup bir köşeye atılmak değildir onlarda tüm haklara sahiptirler.Hayırlı cumalar sevgiyle kal güzel gönüllü kardeşim
Sevgili güzel dost;
Yazında adı geçen filmi iyi ki izlememişim.Kısa anlatım bile beni çok etkiledi.Engelli bence "kalplerine ve kulaklarına mühür basılanlar"dır.Onlara da selamet dilemekten başka birşey gelmiyor elden.Sevgilerimle.
Sevgili Şirinem,
Öncelikle ziyaretin için çok teşekkürler.Evet bazen ara versekte bizler birbirimizi anlıyoruz.Bu durumların olması hayatın getirdiği telaşe,sorunlar nedeniyle oluyor.
Konumuza gelince bahsettiğin konuları başarabilmek için mücadelemizi hiçbir zaman bırakmamalıyız.Bu hayat mücadelesinde bizlere zaman zaman haksızlıklar yapılacaktır,bunların karşısında mücadeleyi elden bırakmayarak,pes etmeyerek kendimizi her durumda iyi bir şekilde ifade etmeliyiz.Bu değerli yorumun ve ziyaretin için çok teşekkür ederim.Yüreğine sağlık.
Sevgili Sufi,
Engelli bence "kalplerine ve kulaklarına mühür basılanlar"dır. Ne kadar güzel bir tespit yapmışsın. Bu mühürler umarım açılır,önyargılar açılır inş. Değerli yorumun ve ziyaretin için teşekkürler.