Bütün insanlar rüya görür. Yani doğuştan görme özürlüler de rüya görür. Bildiğimiz gibi görme yeteneğini kaybeden bir insanın zaman içinde diğer duyuları oldukça gelişir, hatta kimi uzmanlar tarafından “süper duyu” olarak adlandırılırlar. Görme özürlü insanlar günlük yaşamda bu duyularla algıladıkları şeyler sayesinde rüyalarında koku, ses, dokunma gibi hislerin ağırlıkta olduğu deneyimler yaşarlar. Fakat görme özürlü insanların gördükleri rüyalar “görsel” öğeler içermeyebilir. Bu da onların ne zaman kör olduklarıyla yakından ilintilidir.
Eğer bir kimse görme duyusunu 5 yaşından önce kaybetmişse (doğuştan görme özürlülük de buna dahil), bu kişinin rüyalarında görsel öğeler bulunmaz. Tabi bu konuda çok az sayıda istisnalara rastlanmış. 1928 yılında Hollanda’da yayınlanan bir raporda, görme duyusunu 5 yaşından önce kaybetmiş 6 ilkokul öğrencisinin rüyalarında çok az da olsa görsel öğeler bulunduğu belirtilmiş. Ama bir insan doğuştan görme özürlüyse rüyaları kesinlikle görsellik içermiyor. Görme duysunu kaybettiğinde 5-7 yaşları arasında olan bir kişinin rüyalarında görsellik olabilir de olmayabilir de. 7 yaşından sonra görme duyusunu kaybeden bir insan ise ne kadar uzun süre ve ne kadar çok şey gördüğüyle orantılı olarak rüyasında görüntülere rastlayabilir.
Uykunun REM (rapid eye movement-hızlı göz hareketi) evresinde görme özürlü insanlarda gözlerin hareketinin ya çok az ya da hiç olmadığını da ekleyelim.
B. Duygu Özpolat
"Kim kıskanırsa kördür,kim nefret ederse sağırdır,kim kızarsa topaldır,yalnızca kim SEVERSE O TAM'DIR"..Gözleri,anladığımız anlamda göremeyenler de o kadar çokki.Değil rüya görmek,somut şeyleri bile ayırt edemeden yaşayıp gidiyolar.Görmek göz değil yürek işi..Paylaşım için teşekkürler.
Sevgili Ebruli,
Bu anlamlı sözler üzerine ne denir ki.Olayı çok güzel özetlemiş.Yani görmek içim mutlaka bir çift gözün olması gerekmiyor, yeterki kalp gözümüz açık olsun.Bu değerli yorumunuz için teşekkürler.
Sağlıcakla kalın…