FORREST GUMP –APTAL ÇOCUK-
-Hayat bir çikolata kutusu gibidir ne yiyeceğinizi bilemezsiniz- diyor filmde. ben biraz değiştirip hayat buz dolabında duran bir dondurma kutusu gibidir içinden ne çıkacağı belli olmaz diyerek kendime göre komik bir giriş yapayım …
Bu ay forrest gumpı takdim etmek isterim sizlere (FORREST GUMP) çevresinde ki bir çok insanın deyişiyle aptal çocuk 1994 yapımı bir komedili duygu filmi . aslında komedi sanki bu filmin üstüne serpiştirilmiş eğer kenarından azıcık tatmak isterseniz sadece komedinin tadını hisseder damaklarınız asıl tada ulaşmak için kaşıklarınızı biraz daha dibe batırmanız ve yaklaşık iki buçuk saatinizi o tadı hazmetmek için ayırmanız gerekiyor. sonrasında alabilmişseniz o tadı kendinize ve çevrenize 1 kat daha güzel bakacaksınız eminim. ön yargı denilen çin seddinin kimi insanların gözünde karton duvarlara dönüşünün hikayesi bir anlamda. zeka düzeyi normalin altında olan bir çocuğun şeref madalyasına, pinpon şampiyonluğuna, dolar milyonerliğine, yönelmesinin ve sevgiyi saf bir çikolata kadar sahiplenişinin öyküsü. destek olmadan ayakta duramayan bir bedenin sadece uyku haricinde üç yıl koşuşunun öyküsü. bütün bunlar bir filmin güzel belki de biraz abartılı senaryosunun parçaları ama ben çok ders çıkardım bu filmden sanırım bundan yazıyorum bu ayki yazımda bu aptal çocuğu … kendi akıl ederek bir şey yapamayan bu insan yönlendirildiğinde ve kendisi de buna inandığında verilen görevi en iyi şekilde yapan bir gladyatör sanki benliğini oluşturamamış ama bensizliğiyle bencilliği kırabilmiş bir çocuk bir futbolcu asker, pinponcu, karades teknesi kaptanı nasıl olur gösteriyor insana
Aslında sana size kendime yahut bize, tüm dünyaya anlatmaya çalıştığım şey bir filin eleştirisi değil anlatmaya çalıştığım bedenimizde hayatımızda düşüncemizde eksiklerimizin olabileceği .. yürüyemeyebilirsin yahut görmüyorumdur oradaki duymuyordur belki bu söylediklerimi ama duygularımız hiçbir engele takılmaz duygular engellenen dünyalarımızın tek dizginlenemeyen şövalyeleridir.. mutlaka bir şeylerde birilerinden gerideyiz her birimiz bizler tüm dünya insanları asla en önde değiliz ; ama bacağın yokken yüzebiliyorsan görmediğin halde kitap yazabiliyorsan ve işitmezken senfoni besteleyebiliyorsan sen tekerlekli sandalyede bir ülke yönetebiliyorsan ve benle aynı gök yüzünü paylaşıyorsan aynı filmlerden tat alıyor aynı denize el sallıyorsan senden farkım yok ben yani bu dünyada yaşayışıyla anı anlamlandıran kendi gününde asrını yaşayan varlık bende nasıl ki sen bunları yapabilmişken senle aynı kıyafetleri giyerek aynı anı yaşayarak senin yapabildiklerini yapabilirim sadece cesaret eksiğim belki biraz da şans eklersek aynı kitabı okur aynı şarkıya ritim tutar aynı suda yüzeriz ha ben belki bir ülke yönetmek istemem ama patronun kim olduğunu hissettiririm sana öyleyse tamamlamak gerek eksikleri sabah kalktığımda ilk işim aynaya bakıp sana güveniyorum demek ben ona gidemeyebilirim öyleyse duyması için bağırmalıyım SANA GÜVENİYORUM .. eğer güvenmezsen aynadakine o cesaret denen şey sadece yer kalmamış bir midenin bir dondurma yeme hırsından öteye gidemez…
Son olarak bu filmi öneren insana teşekkür ederim henüz ona sormadığım için adını yazmıyorum belki daha sonra …
Geçen ay yazı yazmadım yazmak istemedim ama eğer bir söz söyleme hakkım olsaydı ve bu duyulsaydı bir yerlerden onlara : Her birinizin savunduğu şeyler sizlere bizlere bu ülkeye yarar sağlıyor ; ancak bu ülke ne senin nede benim değil bu ülke gelecek nesillerin yapmaya çalıştığın şeyler atalarından aldığın emanete ne yapıyor bir perdenin karşısına geçte bak eğer Erol Taş olmuşsan oynadığın filmde gelecekte taşlanır anıların eğer adile Naşit olmuşsan kuzucukların dolar ayaklarının dibine ve eğer boş bir komedyensen o filmde her zaman gülenin çok olur ama boş gülüşlerde kalırsın sadece şimdi geç bir yere otur da kendi oynadığın oyunda rolün ne samimiyetle bak ve kararını ver.
Yazan:Erol Öztamur
engelsizdunyam.org