Bir resmi kurumda kadrolu engelli personel olarak çalışıyorsunuz. Kurumunuza resen başka bir kuruma geçici görevlendirme yoluyla görevlendirildiğiniz tarafınıza tebliğ edildi.
Atandığınız tarihinden, geçici görevlendirme yoluyla görevlendirildiğiniz resmi yazı size tebliğ edildiği güne kadar, kurumunuzda iş ve işlemler ile ilgili her türlü işlerde gönül rızası ile başarılı çalışmalara kurum çalışanları ile beraber yapmışsınız. Kurumda hiçbir soruşturma geçirmeyip uyarma dâhil hiç bir disiplin cezası da almadınız. En az %40 oranında bedensel engelli olduğunuz halde ve bu hususun sağlık kurulu raporları ile sabit olduğu halde şahsınıza verilen hiçbir görevden de o güne kadar kaçmamışsınız ya da bedensel engelli olduğunuz halde kendinizi geri planda tutmayıp görevinizi layıkıyla yapmaya çalışmışsınız.
Peki tam durum böyle bir vaziyette iken resen başka bir kurumu geçici görevlendirme yoluyla görevlendirildiğiniz tarafınıza tebliğ edildi. O güne kadar çalıştığınız kurumda çalışmaktan memnun iken, resen başka bir kuruma geçici görevlendirme yoluyla görevlendirildiğiniz durumda nasıl hareket etmeli ve ne yapmalısınız? Kanunlar nasıl yorumlanmalı ki en azından vicdanen rahat olasınız.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve bu kanuna tabi memurlara,13.12.1960 tarih ve 160 sayılı Kanunun ilgili maddelerine istinaden kurumlarda geçici süreli olarak görevlendirmelerde: “ c) Geçici görevlendirme memurun muvafakati ile olur ve 2 yılı geçemez. Ancak, yurt dışına atanan koruma görevlileri için bu süre bir katına kadar uzatılabilir.”denilmektedir. Ayrıca, 31.1.1974 tarih ve 14785 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Devlet Memurları Geçici Süreli Görevlendirme Yönetmeliğinin 3 üncü maddesi: b) Bu görevde çalışmayı kabul etmesi
c) Çalıştığı kurumdaki kadronun 7 ve daha yukarı derecelerde olması, hallerinde geçici süreli olarak görevlendirilebilir hükümleri bulunmaktadır.
Kişinin engelli olması, geçici görevlendirme işlemlerinde, ilgiliyi mevcut görevinden fiilen uzaklaştırma veya oturmuş iş düzenini bozarak başka bir kurumun ihtiyacını karşılamak için hizmet gereklerine de ters düşen bir sonuç amaçlanmamalıdır. Yapılan görevlendirmede, görevlendirilen kişinin engelli olması, yapılacak işin daha az sorumluluk gerektiriyor nitelikte olması, dolayısıyla kişi rızası ve yararı gözetilerek tesis edilmeli.Bu gibi hususların idare hukuku açısından da görevlendirme yolu ile işlem yapılması pek uygun düşmemektedir.
Bu hususlara ek olarak en önemlisi 1982 Anayasası’nın “Kanun Önünde Eşitlik” başlıklı 10.maddesine 5982 sayılı Kanun’un 1.maddesiyle eklenen 3.fıkrasında “Çocuklar, yaşlılar, engelliler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.” hükmü getirilerek, sayılan grup içindeki vatandaşlar lehine açık olarak pozitif ayrımcılık yapılması öngörülmüş ve bu yöndeki tedbirler eşitlik ilkesine istisna tutulmuştur. En az %40 oranında çalışma gücünü kaybeden, sağlık açısından iş gücü kaybı nedeniyle daha az sorumlu ve yükümlü tutulabileceği iş yükü göz önünde bulundurulmalı.1982 Anayasası’nın “Kanun Önünde Eşitlik” başlıklı 10.maddesine 5982 sayılı Kanun’un 1.maddesiyle eklenen 3.fıkrasında “Çocuklar, yaşlılar, engelliler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.” hükmüne aykırı hareket edilmemeli, kişiye tanınan açık pozitif ayrımcılık yapılması Anayasal hak iken ve bu yöndeki tedbirler de eşitlik ilkesi çerçevesinde kişi istisna tutulduğu halde, tüm bu hususlara ek olarak şahısların da muvaffakati de alınmadan yapılan geçici görevlendirmenin iptali kuvvetle muhtemel olup, idare hukuku açısından da pek uygun düşmemektedir. Nurullah AZAK