İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Siz hiç lösemi ile tanıştınız mı ?

Zordur bilirim. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi değildir!
Hayallerin, umutların gelecek planların bitmiştir. Hiçbir şey eskisi gibi değildir bütün hayatın altüst olmuştur artık.

Yarını düşünmek yerine bugünü kurtarmaya bakarsın.
Zordur kanser olmak ailenden, sevdiklerinden, arkadaşlarından; iş yerinden uzak kalırsın…
Bayram ziyareti yapamaz, büyüklerinin elini öpemez, yılbaşı kutlaması yapamazsın.
Doğum gününü bile bir kaç arkadaşla mesafeli bir şekilde kutlarsın. Olan paranı bile harcayamazsın, çok sevdiğin arabana binemezsin…

İstediğin yemeği yiyemez, istediğin yere gidemez, metroya binemez, sinemaya gidemez, kalabalık ortamda bulunamaz, sosyal hiç bir aktiviteye katılamazsın.
Tek gideceğin yer hastahanedir bundan sonra. Oradaki hastalar ile aynı kaderi paylaşır, sıkı dostluklar kurar ve sonrasında tek tek kaybedersin.

Sürekli maske ile dolaşmak zorunda kalır 8’nci sokağın köşesine bir daha gidemezsin. Sevgilinin elini tutamaz, seni terk etmesini başkası ile nişanlanmasını seyredersin.
Devleşirsin sevdiklerinin gözünde.

Bu arada kimin seni daha çok sevdiğini anlarsın.
Önce her gün gelirler ziyaretine, sonra haftada bir ve sonra ayda bir. En sonunda da hava soğuk ya da sıcak diye hiç gelmezler.

Annenin ya da teyzenin yanında yapılan biyopsiye ağlamamaya çalışırken ağlarsın.
Kateter takılırken daha çok ağlarsın. ”erkekler ağlamaz.” demeyin ağlarlar.
Çünkü eksik yaşarlar hayatı ”niye ben” derler ”ne günah işledim de ben” derler.
O an bilemezler seçilmiş insan olduklarını. Allah’ın sevdiği kuluna hastalık verdiğini.
Sonra beklemeye başlarlar tedavimiz bitecek, karavan alacağız gezeceğiz kalan ömrümüzü diye.
Bundan sonra hep hastalara moral vermek ve ihtiyaçlarını karşılamak için yardım edeceğiz.
Hiç ölüm gelmez aklınıza… Gelir de yakıştıramazsınız kendinize, dile dökemezsiniz sevdikleriniz üzülür diye.

Aynaya bakar ”ben kanser miyim? HADİ Yaaa! GÜLESİM Geliyor. Bu bir rüya birazdan uyanacağım,”DERSİNİZ.

Siz hiç zehri şifa olsun diye bilerek kullanmak zorunda kaldınız mı kemoterapi denilen illeti.
Sabah ishal, akşam kabız yapar, yüksek ateş yapar. Hücrelerini düşürür. Ağzında yaralar çıkarır.
Zaten kısıtlı olan yemeğini de yiyemez olursun. Kanın düşer, trombositin düşer kan aramaya başlarsın dilenci gibi.

Çalabileceğin her kapıyı çalar kan dilenirsin. Bulursan o günü kurtarmış ertesi günün kanını düşünmeye başlarsın.

Dahası siz her sabah uyandığınızda ilk iş olarak fön yaptığınız, annenizin bitlenmesin diye koruduğu saçlarınızı kazıttınız mı iyileşmek için?

Kuaför ”nasıl keselim? ”DEDİĞİNDE ”kısacık kes zaten kazıttıracağım ” dediniz mi?
Saçlar kesilirken hatıra fotoğrafı çektirip gizliden gizliye gözyaşı döktünüz mü?
Sizin hiç anneniz hayattayken onu öpemediğiniz, sarılamadığınız oldu mu enfeksiyon kapmayım diye?

Siz hiç sabah kalktığınızda dökülen saçlarınızı topladınız mı sevdikleriniz görmesin diye yastığın üzerinden?

SAKALINIZIN ve saçınızın yeniden çıkışını seyrettiniz mi çocuk gibi sevinerek…
erdi-berkay-gulmez.jpg Siz herkes eğlenirken yürüdünüz mü uçurum kenarında?
Siz günübirlik yaşamak nedir tattınız mı?

Hayatı bir kaç haftaya, güne, saate hatta saniyeye sığdırabildiniz mi?
Siz yoğun bakımın kapısında beklettiniz mi sevdiklerinizi?
Siz doktorun ”hasta çok genç, biz elimizden geleni yaptık, hazırlıklı olun” dediğini duydunuz mu kapı arkasından?

Yaşamayı öğrendiniz mi her gün ölüp her sabah güneşle birlikte tekrar doğarak…
Eğer cevabınız ”hayır” ise yeryüzündeki en şanslı sizsiniz.
İşte size mutlu olmanız için nedenler…

Hadi boş yere kurduğunuz sıkıntılarınızı, dertlerinizi atın bir kenara…
EN Büyük zenginlik ve mutluluk sağlıktır.
Sağlığımız ve sevdiklerimiz henüz bizi terk etmemişken kıymetlerini bilelim…
Ve de lütfen donör olalım bu sıkıntıları çekenlere destek olalım! “

Sevgili Çiğdem Kuzucu’ya ait bu sözler. Çiğdem Kuzucu evladının hatırasını yaşatmak için her ile kütüphane yaptırıyor. Sahafları dolaşıyor. Kısıtlı bütçesiyle her ile ulaşmaya çalışıyor. Dahası var. Arkadaşlarına da yardımcı oluyor. Öyle güzel anlatıyor ki yaptıklarını. Her şey çok kolaymış diyorsunuz onu dinleyince…

Ayrıca “1000 gönüllüden biride sen olur musun” grubunu kurarak herkese yetişmeye çalışıyor. Var gücüyle maddi ve manevi, her elden tutmanın, herkese ulaşmanın gayreti içinde.
“Ve açlıktan ölen, soğukta titreyen, hastane kapılarında can veren bir insanın yazgısı ne denli acıysa; doğanın güzelliğinden, düşünceden, şiirden, müzikten haz duymayan bir insanın yazgısı da o denli acıdır.” diyen

Thomas More’ ye katılmamak mümkün mü?
Birbirimize destek olalım gelin…

UTEYKİF Ankara temsilcisi
Alisa Çiçek Akyol

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın